14 Ağustos 2012 Salı

İftar Duasını Garibce Devşirdi



Bugün vakfımızın (MÜİFV) hocalara aileleriyle birlikte iftar daveti vardı. Yerimizin küçük olmasına rağmen gönlümüz genişti.
Doğrusu bayrama birkaç gün kala hanımları iftara davet etmenin ayrı bir güzelliği oluyor. Çünkü genelde onlar bayram temizliğine başlamış oluyorlar, dolayısıyla böyle bir ikram, onlar açısından normal değerinden fazla değer kazanıyor.
Hanımlar bir araya geliyorlar, muhabbet ediyorlar. Ramazanın güzelliğine güzellik katan bir etkinlik oluyor, yöneticileri kutluyorum.
Akşam vardığımda Safi Hoca hemen benim döş cebine baktı ve “-Yanında mı, duayı sana okutacağız!” dedi. Ben de “Tamam!” dedim.
Dua, bizim meşhur yemek duası. Bu sene okumak henüz nasip olmamıştı ama bazı sofralarda okunduğunu duymuştum. Söz gelimi bizim Hüseyin Kader Ensar’ın iftarında okumuş, öyle duydum.
Ben ise bir türlü ezberleyemediğim için ancak yanımda ise okuyabiliyorum. Genelde de cüzdanımın içinde taşıyorum. İlk yazıldığı sırada birkaç çocuğa ezbere okumaları karşılığında para da  vermiştim.  
O duayı sanıyorum ilk kez, Hasan Ali Yücel’in meşhur okulu Köy Enstitüsü mezunlarının oluşturduğu bir dernekte iftar sonrasında okumuştum. Göz ucuyla da tepkilerini izlemiş, gerçekten etkilendiklerini görmüştüm. Tabi bu benim okumamla, titrek ve yanık ses tonumla da ilgili olabilir. Ama özellikle vakıfta Kasım hocaların olduğu dönemde neredeyse Kasım Hocayla münavebeli olarak dua ediyorduk. Onun da kendine özgü bir dua stili vardı. O tecrübelerde de gördüm ki, insanlar neye âmin dediklerini bilmek istiyorlar. Tabii manzum bir dua, bir de güzel bir okuyuşa eşlik etti mi hakikaten sonuç iyi oluyor.
Dün bizim Ayhan Hoca’nın kendi camisinde vermiş olduğu yemeği vardı. Arkasından biri bir dua etti. Dua çok güzeldi, ama muhtemelen sadece ben anladım, okuyan da ne kadar anlıyordu onu a bilmiyorum. Sonra yanımdaki avukat Suat beye, ne anladın dedim. Sadece bir “Hiiiç!” dedi.
Gelin güzel dualar yazalım. Bunlar içerik olarak geleneği taşısın, ama insanlarımızın kulaklarına da hitap etsin. Bir İskit köylüsünün dediği gibi “Tanrı’nın kulakları nasıl olsa bütün diller için birdir”. O zaman biz dualarımızı elbirliği ile göğe ağdırmak istiyorsak, ona “amin diyenlerin de yürekten el vermesini temin edelim.
Sizce de öyle mi?
Yoksa Garibce mi?
Garibce yemek duasını ayrı bir yazıda yayınlayacak inşallah.
Ha, birde başlığa takıldıysanız, eskiden dualar “devşirilir”di! Yani yok bir yanlışlık.  
Dua ile!

26 Ramazan 1433/ 14 Ağustos 2012
GARİBCE

(Not: Ramazan’ın yirmisinden sonra Hicrî tarihle gün düşmek de pek hoş oluyor, yahu! Ama aha şuraya çiziyorum, Garibce Ramazan gecelerini çok özleyecek!).







2 yorum:

  1. Muhterem hocam duayı okuyamadık yalnız:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Garibce yemek duasını ayrı bir yazıda yayınlayacak inşallah."

      Hocamın yazısından alıntıladım:)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...