9 Ağustos 2012 Perşembe

Reklaaam! Öykülerin Büyüsü


Garibce Kırkambar Öykülerin Büyüsü adlı, yayınlandığında kırkından sonra çocuk sahibi olan bir kimsenin sevinişi gibi sevindiği kitapçığını tanıtmak ister. Bu yazı "Sunarken" başlığı altında kaleme alınmış olan tanıtım  yazısının son kısmıdır.
Umarım hoş görürsünüz.

09.08.2012
GARİBCE





Öykülerin büyüsünü kim inkar edebilir. Alıp götürüyor insanı kendi ortamına, Bazen asırlar öncesine, bazen tahayyül aleminde geleceğe. Ve yerinde bir söz her şeyi o kadar güzel açıklıyor ki.

Adına hikmet deniyor, yerinde söylenmiş sözlere. Taşı gediğine koyar gibi, sözü de yerinde söylemek. Allah vergisi bir şey. “Ve men yü’te’l-hikmete fekad ûtiye hayran kesîra” (Bakara 2/269). Hikmet demek, çok hayır demek. Bize düşen Hak’tan istemek.

Ben özel bir adreste aramadım hikmeti. Her bir türlüsüne yer verdim. Onları kendi yitik malım saydım, bulduğum yerde dağarcığıma alıverdim. İçlerinden kimisi sarıklı, kimisi kavuklu, kimisi külahlı, kimisi kravatlı ve hatta çarıklısı bile var. Hem de o kadar güzel ki, kır çiçekleri kadar büyüleyici, dağ yemişleri kadar hoş ve tatlı. Ama biraz yabanıl, varsın olsun!. Tabii ahlat gibi olanları da var. Biraz kabaymış, biraz yontulmamışmış, falan filan. Yok uymuş da uymamış da. Her şey uyacak değil ya, bazen de uysa da uymasa da…

Ben bu bir yudum hikmeti, biraz da kendi hayatımı hikmetli hale getirmek için sizlere sundum. Bu yüzden biraz da kendimi yazdım. Bana ortaklar çıksın, Allah’ın lütuflarını kendi hayatımızda arayalım istedim. İlmin kerametini anlatmaya çalıştım.

“-Yahu hoca, şu koskoca kütüphanede bize göre bir kitabın yok mu” diyenlere, “-Aha işte, al, oku ve bana da dua et!” diyebilmek için yazdım.

Bu tür kitapları hep severek okudum. Nitelik ve nicelik olarak yeterli bulmadığım bu türe bir çamsakızı armağanım olsun istedim. Biraz kırk ambar gibi olsun, herkes kendi dünyasına bir esinti bulsun diye düşündüm.

İçimde hissettiğim ve adını koymaya çalıştığımda bu kadar yazmamı gerektiren duygulara bir cevap olsun diye yazdım.

Seninle yüz yüze ilişki kuramamanın eksikliğini hissettiğim için, yazıyı elçi olarak kullandım.

Seni, kendim gibi bildiğim için böyle bir hitap tarzını seçtim.

Eminim ki, senin bana verdiğin tepki, bu ihtiyacın sahihliğini teyit edecek ve senin dualarını almak bizi bahtiyar kılacak.

Sevgiyle ve saygıyla.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyorum.

Hatırınızı sual ediyorum.

Üzerimde hakkı olan herkese teşekkür ediyorum.

Bu Kırk Ambar’ı bir o kadar rahmete vesile olsun duasıyla babam Garib Ali’nin ve anam Elife’inin aziz hatıralarına ithaf ediyorum.

Mehmet ERDOĞAN
14.02.2004 Ferah/Üsküdar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...