28 Şubat 2015 Cumartesi

Hoca Nasreddin’in dengesi



Hocam demişler Nasreddin’e
Sen bilgesindir de bir hele

Sabahleyin olunca insanlar
Erkenden rızık için  kalkarlar

Neden biri gider bu tarafa
Öbürü ise öbür tarafa

Hoca bakmış sorana hakimane
Evlat demiş sen düşünmen mi ne

Demiş gitselerdi aynı yöne
Anında dünyanın tersi döne

Bir yol düşündün mü ne olurdu
Dünyanın dengesi bozulurdu

Bilirsin denge diye bir şey var
Gizli bir el her şeyi ayarlar

Garibce sanmasın dalga geçer
İşbölümüne hoş dikkat çeker

Dua ile!
285.02.2015

GARİBCE 

27 Şubat 2015 Cuma

Haset



Derler ki vaktiyle demişler  hasûd birine
Her ne dua edersen o gelecek yerine

Yalnız tekbir şartı var mukabil bilesin ki
Komşuna da verilecek onun iki misli

Adam hiç düşünmeden anında cevap vermiş
“Allah’ım benim şu bir gözümü kör et!” demiş.

 Öyle ya kabul olursa duası şad olacak
Zira komşunun iki gözü de kör olacak.

Hased böyle bir şey hasenatı yer bitirir
Gören de sanki ateş odunu yiyor sanır

Pay etmişler hani hasedi tam ona bölüp
Dokuzu sizin demişler hocalara dönüp

İyi de demiş hocalar nerde onda biri
Onda da bizim hakkımız var demiş her biri

Garibce söyler sözü duy da inanma sakın
Sağlamasını yap öyle, daim kullan aklın

Dua ile!

27.02.2015
GARİBCE

24 Şubat 2015 Salı

Garib Ali’den Garibce’ye Ders

 

Bir yaz sıcağı idi ikindi vakti
Ezanla birlik  herkes camiye girdi

O saatte geç kalmıştı Garib Ali
Vardı zahir belki de bir işi belli

İmam durdu namaza cemaat ardında
Babam daha dışarıda abdest almakta

Koştu hemen acele  daldı camiye
Namazda imama hemen yetişmeye

Lakin imam rükudan erken davrandı
Doğruldu ve ardından secdeye vardı

Doğrulmuştu imam semiallah Rükudan
Babam o anda uydu imama arkadan

Ihı dedim ben içimden şimdi nolacak
Babamın bir rekatı eksik mi olacak

Sardı merak acep sonunda kalkar mı
Tek başına o rekatı tamamlar mı

Namazda takıldı buna  aklım fikrim
Namaz sonunu düşünmek oldu derdim

Müdrikti rükudan doğrulmadan yetişen
Namazı da biterdi selamla verilen

Doğrulduktan sonra erişense mesbuk
Haliyle  namazı da kalırdı eksik


Mesbuk selamdan sonra hemence kalkar
Eksik kalan rekatlarını tamamlar

Bir iki rekat nihayet  namaz bitti
Acep dedim babam ne yapacak şimdi

Eksik rekatı kılmaya kalkacak mıydı
Namazını  böyle tamamlayacak mıydı

İmam selam verdi biz de verdik  haliyle
Babam da selamını vermişti bizimle

Dedim eyvah olmadı babam bilmeli
Bu durumu illa ona söylemeli

“Baba ya!” dedim. “Hıh” dedi “çocuk söyle
Ne bakarsın bana tuhaf tuhaf öyle”

“Baba!” dedim “senin namazın olmadı”
“Niye?” “Dedim Bir rekatı eksik kaldı

Yetişemedin ilk rekata vaktinde
Haliyle namazın kaldı üç rekatte

“Eee!” dedi süzdü beni “Şimdi nolacak?”
“Nolacak?” dedim “baştan geri kılınacak”

Baktı gözüm içine içine öylece
Vardı sanki tuhaf bir mana derince

Dedi sonunda bilgece “Bre çocuk
Biz seni yani bunun için mi okuttuk!”

Hani adamı okutmuşlar olmuş hakim
Babasını derler etmiş idama mahkum

Bizim ki de öyle olmuştu tam da şimdi
Oysaki kolaylık göstermemdi beklenti

Öyle utandım bakışlarından o anda
Çok büyük hayat dersi olmuştu bu bana

Düşünün ki şimdi İslam kolaylık dini
Köyde oluyordum ya ben de temsilcisi

Öğretmiş miydim ona hayır peki neden
İstiyordum tekrarını hiç düşünmeden

Adam kılmıştı ya işte yaşlı haliyle
El ile gele ki düğün bayram sevine

Sen gel tut şimdi olmadı bir daha diye
Zorlaştır durma kolaylaştırmak yerine

Hala içimdedir o bakışların izi
Ve hala gözüm önünden gitmez o yüzü

Garibce’ye bu ders oldu değişti hali
Nur içinde yat sen ey babam Garib Ali

Dua ile!
24.02.2015

GARİBCE

KAN BAĞIŞI BİR CANA AŞI



Ah bilsek kan bağışı
Candan cana bir aşı
Bakarsın hemen tutar
Diner nice göz yaşı

Eyle sen kan bağışı
Gayrı Kızılay işi
Herkes muhtaçtır ona
Olmaz ki bunun yaşı

Kızılay hayra koşar
Nice engeller aşar
Zor günlerimiz için
Cümlemizden kan toplar

Gökte rehber olur ay
Sağlıkta vermek kolay
Nerde olsa felaket
Orda olur Kızılay

Bollukta yardım toplar
Darlıkta yara sarar
İmdad için Kızılay
Her yerde düşkün arar

Garibce eder destek
Olamaz asla köstek
Kızılay’a yardım
Sadakadır bilsek

Dua ile!
24.02.2015

GARİBCE


Sathı mail olmasın dersek kıyamet/ İlle de liyakat ille de istikamet




Allah lütuf buyurdu vakti tam yetirdi
Havarilere Gökten bir kovan indirdi

Bal doluydu petek ağzına kadar
Nicedir emek vermişti işçi arılar

Bal neredeyse kovanından taşıyordu
Her bir görenin iştahı kabarıyordu

Derken kovan girmişti sathı maile
Artırmaktı maksatları balı habire

Her şeyin elbet merhun bir zamanı vardı
Eşek arıları anda kovanı sardı

İşçi arılar emektar pek bir yorulmuş
Kimileri de  arı beyince kovulmuş

Yağmacılar bal arıların avladı
Bal dolu ya koca kovanı yağmaladı

Çok geçmedi aradan her şey oldu talan
Dediler dünyadır bu kahpe zaten yalan

Garibce der olmasın dersen eğer böyle
Can kulağıyla gel de bir sözümü dinle

Yadet Bedir’i, ortaya konan canları
Ve bir de fetih sonrasında olanları

Şimdi gene bir Ömer gerektir dik duran
Elinde Kur’an Hakkı bâtıldan ayıran

Bir tarafta var canını ortaya koyan
Bir taraftaysa habire kovanı soyan

Olmaz elbet bunlar müsavi bilinmeli
Arı beyi herkese hakkını vermeli

Her kim ne koymuş  ise ortaya emekten
Ona o kadar verilmeliydi yemekten

Eşek arıları vızıltısın takmadan
Hariçten gazel okuyanlara bakmadan

Alıp başını iki eli arasına
Sığınıp Yüceler yücesi mevlasına

Bir tutamam ben demeli ashabı Bedr’i
Ve hep yanında taşıyan yağlı kendiri

Bir tutamam uğrunda fedayı can edeni
Bir ömür çalışıp bize bal üreteni

Şimdi etrafım sardı eşek arıları
Her gün de artıyor baksana sayıları

Dinle arıbeyi boşa çekme zahmeti
Omzundadır bil ki Allah’ın emaneti

İstemiyorsan elinde kopsun kıyamet
Ölçüt olarak birinci olsun  liyakat

İstikamet olmadan da liyakat olmaz
Her iş bilenden öyle ya necat bulunmaz

Adam işi bilir alır malı götürür
Hırs ile tamahı ancak takva söndürür

Sen de bir tutma ha sakın Ashabı Bedr’i
Herkese layığın ver Koca Ömer gibi

Devlet kuşu öyle her zaman başa konmaz
Allah’tan korkmayan bil ki kuldan utanmaz

Bu mevsim  edilmezse eğer ülke talan
Nice oğullar verir büyür şah der kovan

Anda kazanan başta olur arı beyi
Hem talandan korumuş olur tüm ülkeyi

Garibce Hak söyler bilir bunu emanet
Lazım olan hem liyakat hem istikamet

Dua ile!
24.02.2015
GARİBCE 

23 Şubat 2015 Pazartesi

Şüyuu vukuundan beter

 

Yolda giderken gördün bir necaset
Aşikare halt etmiş biri farzet

Bilge kişi ol kazuratı neyler
Nasıl eder gömer illa yok eder

Cahil ise karıştırmaya başlar
Kokusu tutar ta ayyuka çıkar

Medya haberin yapar çanak tutar
Kazurat boşanır oluk oluk akar

Saçılan tohumlar her yerde biter
Şüyuu fuhşun vukuundan beter

Garibce sen de ört ha olmaz kaybın
Çün örttü Yüce Settar nice aybın

Dua ile!
23.02.2015

GARİBCE

Ser Hademe Salih Tuğ Hocayı ziyaret ettik!



Bir öğrencimiz ziyaretime geldi. Hoş beş laf ettik. Garibce’den söz ettik.
Ona Garibce’nin Ser hademe’ye adlı manzumesini sordum, okumadım deyince de kendisine okudum.  
Ser hademeden maksat şu anda emekli olan bizim eski kurucu dekanımız Salih Tuğ hocam olmaktadır.
Garibce’nin doğum günü kutlamalarına pek hevesi yoktur. Buna rağmen 12 Şubat’ın hocanın doğum günü olduğunu görmesi üzerine ona olan sevgisi galeyana geldi ve hemen aşağıdaki  dörtlükleri yazıverdi.
“Leyse min ahlâki’l-mü’min el-melak[1] illâ fî talebi’l-ilm” diye Arapça metinlerde bir hadis okumuştuk. el-Melak kedinin sahibine sürtünmesi gibi bir hareket. Yalakalık, yaltaklık vb. gibi karşılıklar belki ağır kaçabilir. Tabasbus da keza öyle. İşte bu gibi nahoş nitelemeler bir mümine asla yakışmaz, onun kişiliği ile bağdaşmaz. Bunun istisnası ilim tahsilidir. İlim tahsilinde talebenin hocasına naz etmesi, onun gönlünü almak için başkaları için yapılması uygun düşmeyecek bazı tavırlar göstermesi caiz olur. İşte bu esastan hareketle sözü edilen kutlamada Salih hocama Ser hademe’ye diye seslendim ve ellerinden öperek de bitirdim:

SER HADEME'YE!

Hocaların hocasına
Biz muhtacız duasına
Bir adanmış kutlu ömür
Büyük dava sevdasına

Nice talip bencileyin
Yetişti elinizde bilin
İnkar-ı nimet küfürdür
Anmaktır şükrü dilin

Cahil kocar da hiç olur
Alim kocar da koç olur
Yeni yaşınızla hocam
Garibceler huzur bulur

Yolunuz yolumdur derim
Size mutluluk dilerim
Saygıyla benim can hocam
Ellerinizden öperim
12.02.2015/  GARİBCE

Ser hademenin öyküsü de şöyle: Salih Hocam kendisi anlatıyor:
“Ben dekan iken etrafı çok gezerdim, bahçelerde dolaşır, binalara girer çıkar, etrafı kolaçan ederdim. Bir gün bir grup öğrenci benim etrafımı çevreledi, konuşuyorduk biri "Sizi hep buralarda dolaşırken görüyorum, siz kimsiniz?” dedi. Hani ben de tanıyor olmalılar diye kendimi tanıtmamış, dekan olduğumu söylememiştim. "Ben bu fakültenin ser hademesiyim" dedim. Onlar da inandılar, bilmediler.
İşte bu Ser hademe latifesi oradan gelmektedir.
Epey bir muhabbetten sonra dedim ki “Salih Hocayla tanıştın mı?” “Hayır!” dedi. “Ben hocadan çekiniyorum!” “Allah Allah!” dedim. “Salih Hoca’dan korkuyorsun öyle mi? Oysa hoca ne kadar sevecen, ne kadar yakın!” falan dedim. “Hocam tanımıyoruz ya herhalde ondan dedi ve ekledi: “Mesela öğrenciler sizden de çekinirler, pek yanaşmazlar, halbuki biz sizi tanıyınca hiç öyle olmadığınızı gördük!”
Dedim: “Tamam, haydi beni anladım, hani suratım mahkeme duvarı gibidir, yüzüm çok gülmez.  Ama hoca öyle değil ki!”
Neyse sonunda birlikte Hocayı ziyarete gittik, elini öptük, duasını aldık.
Hoca’ya Garibce’nin şiirini sorduk. Görmediğini anladık, bir de onu okuduk. Hocanın hurma ve ceviz içi ikramıyla ziyaretimizi bitirdik.
Allah sağlık sıhhat ve afiyet içinde hayırlı uzun ömürler versin.
Ey ilim yoluna yeni başlamış talebelerimiz! Hocayla fırsat varken  bir şekilde tanışın. Hayatınız boyunca gururla anlatabileceğiniz bir hatıranız olur vesselam.

Dua ile!
23.02.2015
GARİBCE



[1] مسند الشهاب القضاعي (2/ 203)  «لَيْسَ مِنْ خُلُقِ الْمُؤْمِنِ الْمَلَقُ»

22 Şubat 2015 Pazar

Gûlyabani



İnanma yok der Rasul Gûl mûl hak söyler
Yoldan çıkarıp insanı gönül eğler

Ne ki hariçte yoktur amenna belki
Lakin içimize demir atmış sanki


Girip de renkten renge elvan türlü
Çelmekte aklımız bahane bir sürü

Serap oldun daim saldın bizi çöllere
Oradan çıkmak mı gayrı Hak getire

Önüme düşersin yolda rehber sanırım
Daim yoldan çıktıktan sonra uyanırım

Nasıl oldu bilmem sana bin kez inandım
Nedamet oldun her defasında ah yandım

Zaruret dedin çağdaşlık diye tutturdun
Nice olmazları hacet diye yutturdun

Çöllerde sandık biz seni adam ayartan
Yoldan çıkarıp sahrada hayat karartan

İnsanı yakalardın  ıssız tenha yerde
Oynardın adamla kedi elinde  fare

Ah aptal başım acıdı yüzünden aşım
Sana sebep kalmadı yolunmadık saçım

Biz Gulyabani ararken çölde ayartan
Düşünce arkasına aklımız sıyırtan

İhtiraslarmış meğer çöreklenen özde
Helakin bu Garibce Gulyabani sözde

Dua ile!
22.02.2015

GARİBCE

Dermanım sensin dizimde



Dermanım sensin  dizimde
Ferim oldun sen  gözümde
Işıltım abus yüzümde
Ömrüm sana versin Mevlam

Göz yaşlarım silen sensin
Benle birlik gülen sensin
Her sırrımı bilen sensin
Birini bin etsin Mevlam

Işır yüzüm onu görür
Gölgem olur benle yürür
Şefkat olur evi bürür
Muradına ersin Mevlam

Garibce’nin emaneti
Tamdır dini diyaneti
Firdevsi ala cenneti
Ayağına sersin mevlam

 Dua ile!
21.02.2015

GARİBCE 

21 Şubat 2015 Cumartesi

Dil yarası yok sarması

 

Oha vardır zelve kırdırır
Oha vardır kağnı durdurur
Ne söz vardır zehir zemberek
Dirhemin it yese kudurur

Söz gümüşse sükut altınmış
Çıkmadan söz senin malınmış
Tarihe bir bak söze sebep
Nice masum kelleler alınmış

Kılıç yarası var sarması
Dostluk olur kuzu sarması
Dermanı varmış  her bir derdin
Onmaz asla dil yarası

Alıp eline kılıcını
Öyle alsan bari hıncını
Şerha şerha olanda yürek
Kim dindirir  dil acısını

Garibce kese gayrı sözü
Ufka dikilmiş bakar gözü
Söz de sadakaymış bilene
Işıtmaya meğer bir yüzü

Dua ile!
21.02.2015

GARİBCE 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...